Çizgi Öykü: Günbatımı Rüyası

Uzunca bir zamandır ara ara kalabalıktan kaçar, eski günlerimi anmak ve anılarımı unutmamak adına Kadıköy’deki o sahile giderdim. Eskisinden daha kalabalık yaşıyordum, çok dostum, çok arkadaşım vardı. Ama daha çok yalnız kalmak istiyordum. Yine bir gün kaçmak istedim, kimseye haber vermemiş ve çıkmış gitmiştim. Genellikle akşamları giderdim, yine akşam saatinde gittim. 

Beşiktaş’tan son vapura bindim ve Kadıköy’e, oradan da sahile gittim. Yol boyu ara sokaklarda sigara tüttürüp durdum. Kulaklıklarımı çıkartmadım.

Sokağın ve anılarımın sesi zihnimde bütünleşiyordu. Eski günlerimde tekrar yaşayabiliyordum. Onunla daha önce omuz omuza oturduğumuz köşede tek başıma oturur, yine aynı manzarayı izlerdim. O akşam gittiğimde o köşeyi demir parmaklıklarla çevirdiklerini gördüm. Artık o manzarayı onunla izlediğim gibi izleyemeyeceğim gerçeği bir kez daha derinliklerimdeydi. Durmaksızın akıp giden zamanı biraz daha hissettim. Benden yine bir şeyler çalmıştı. Yoluma devam ettim, denizi alışık olmadığım şekilde seyrederek yürüdüm. 

Kalabalık bir sahilde boş bir bank gördüm ve oturdum. O akşam oradaki yerim o banktı. Bir fırt daha çektim, denizin dalgalarında sakladığı sırları, güzellikleri ve kirli şeyleri düşledim. İlk öpücüğü de görmüştü o dalgalar, ilk yalanı da. İlk aldatılışı da görmüştü, ilk sevgi sözcüklerini de.

Ama hiç durmadan sahili dövmeye devam ediyordu, hiç yorulmadan, yılmadan. O sırada birisi yanımda belirdi, doğruca bana bakıyordu. Dalgaların seyrine dalmış, etrafımdaki akışı kaçırmıştım. Tüm düşünceleri bir anda zihnimde bir kenara bırakıp kim olduğunu merak edercesine baktım. Oradaydı, tam yanımda, dikilmiş bana bakıyordu. Onu görmek için yüzlerce kez buraya gelmiştim, binlerce insanın suratını süzüp onu aramıştım gözlerimle. Sonra tam alışmış, kaybetmiş edasıyla yaşamaya devam ederken, o beni bulmuştu. Hayat bana güzellikleri hep beklemediğim anda sunuyor, belki de beklentilerle karşılamamı istemiyordu mutluluğu. Sonra durdum, sadece baktım. Söyleyecek bir şeyim yoktu, o an zihnimde yer alan tek bir cümle bile yoktu, unutmuştum tüm kelimeleri. O an tüm duyularımı özlemimi gidermek; hafızama o anı kazımak için kullanıyordum ve tüm bunları birkaç saniye içinde yapıyordum.

Ona baktığımda bana tek söyleyebildiği “Mert?” olmuştu. Şaşkındım. Oturdu yanıma. Ona bakmayı kesip denize bakmaya karar vermiştim. Yıllardır görmek istediğim manzarayı görebilecekken, ben denizi izlemeyi seçmiştim. Ona kırgın ve sinirliydim. Bir yanım deliler gibi sarılmak istiyorken, bir yanım ona tüm sinirimi kusmamı istiyordu. “Seni çok özledim.” dedi. O anda suçsuz olduğu yıllar sonra anlaşılan kürek mahkumu gibi, içten bir “oh” çektim. Dünya umrumda değildi. O an en mutlu ve en yarım kalmış insan olabilirdim. Baktım, gözlerinin içine baktım. Eğer biraz daha görmeseymişim silinip gidecekmiş hafızamdan.

Tepede bir süredir beni alıp götüren rüyadan sıyrılıp kendime geldim. Kızıl, mavi ve sarının birbirine karıştığı günün en tepesinde oturuyor, öylece izliyordum. Kısa bir an için sabah mıydı, akşam mıydı anlayamadım. O da öyleydi, bazen sabah gibiydi, bazen akşam.  Yıllardır inandığım her şeyi kaybetmiş, umutlarımı bırakıp gitmiş bir halde, her şeyden uzak olma isteğiyle öylece hayallere dalmaya devam ettim.

Yine de, öylece oturmak ve düşünmek güzeldi.

 

——-

*Daha önce yazdığım bir hikayeyi ilk defa çizdim ve çizgi öykü tadında sunmak istedim. Umarım beğendirebilmişimdir. Okuduğunuz için teşekkürler.