Arter’den Sergi Notları: Locus Solus

Çok sık sergi ziyaret etmesem de, Arter’deki sergileri gezmek için bir günümü ayırdım. 3 farklı sergi gezme fırsatım oldu, fakat her serginin dünyası birbirinden güzel olduğu için ayrı ayrı yazmak istedim. Şimdiden iyi okumalar dilerim! :’)

Öncelikle Arter’e birkaç övgü cümlesiyle başlayayım. Nitekim Dolapdere gibi bir yerde modern, lüks ve parlayan bir yapıyla sanatı sunmak için debelenen bir yer. Öncesinde İstiklal Caddesi’ndeyken birkaç sene önce yeni binasına taşındı ve şu an sürekli olarak Taksim’den kalkan servisleri var.

Locus Solus sergisi ile başlayalım. Selen Ansen küratörlüğündeki sergimizin ana teması doğa. Doğaya atıfta bulunan yapıtlarla dolu bu sergi elbet bir yerlerde bizimle kesişiyor. Nitekim sanatçıların amacı insanların, insan dışı varlıkların ve doğanın bir kesişimini yakalamakmış. Sizi detaylarda boğmadan beni etkileyen eserleri sıralayarak birkaç satır yorum eklemeli şekilde ilerleteceğim. Çünkü sergiyi gidip görmeniz, yaşamanız gerek. Ben ne kadar anlatmaya çalışsam da yeterli değil.

Soldaki eserde ahşap bir sandalye ve ayaklarındaki ağaç kökleri, aslında ahşap dönüşümünü ve doğanın aldığı şekli betimleyebilir. Çok detay barındıran, fazlasıyla etkileyici bir eser. Sağdaki eser ise Utøya olayını anlatan 45 farklı fotoğraftan oluşan bir koleksiyon. 21. yüzyılın tek bir tetikçi tarafından gerçekleşen en vahşi katliamlarından biri olan bu kıyımda 69 kişi vefat etmiş, 110 kişi de yaralanmış. Sanatçı ise bu cinayetlerin gerçekleştiği noktaları tek tek fotoğraflamış.

Utøya

Hikayesini bilmeden fotoğrafa bakınca bir hüzün olduğunu anlayabiliyorsunuz, hikayesini bilerek baktığınızda ise içinize burukluk yerleşiveriyor.

Sanatçı, bu koleksiyon için çeşitli kitap kapaklarını ağaç heykellerine veya ev formuna dönüştürmüş. Kağıdı, ağacı geldiği yerlere geri göndermeye çalışmış. Küçük bir odayı kaplayan bu küçük eserler; içinde sadece ağaç, orman ve benzeri kelimeler geçen kitap kapaklarından yapılmış.

Carpet Land

Halil Altındere eseri olan bu fotoğraf, sanatçının Kapalıçarşı’da gördüğü bir fotoğraftan yola çıkar. Yüzlerce dönümlük tarlalara dizilmiş olan bu halılar, sırf eskitmek için aylarca bekletilir. Antalya’nın Döşemealtı ilçesine bağlı olan bu yerde, antika görünüm kazanıp değerlenmeleri için yerli halk tarlalarını halı üreticilerine kiralar. Güneşin altında bekleyen bu halılar zamanla antika görünümü kazanır. Hatta ve hatta, çocuklar üzerinde top oynayıp bisiklete bile binerlermiş hızlıca eskisin diye.

Serginin en ilginç eserlerinden birisi de Panaroma odası. Burası panaromik bir etki veren, her tarafı kapalı bir oda. Tüm duvarları sanatçının orman eserleriyle kaplıdır. Sanatçı eserini yaparken tüm plakaları kodlamış, taşınabilir ve tekrar birleştirilebilir olması için her parça bir yapboz gibi ormanı tamamlıyor. Sanatçı bu yapıtta karmaşıklığı ve yapay manzarayı işlemeyi başarabilmiş.

Ahmet Doğu İpek eseri olan Yıldızlar, büyük pamuklu bir kağıdın yüzeyini hint mürekkebiyle kaplayıp üzerine çentikler atarak ortaya çıkan bir eser. Kağıdı siyaha kaplayıp beyaz dokularını kazıyarak ortaya çıkarak dokusu ve derinliği olan bir eser de ortaya çıkartmış. Boşluk, zaman ve uzam kavramlarıyla ilişki kuran eser, evrenin sonsuzluğu ve sınırlarını da temsil ediyor.

Eserlerinde insan olma durumunu anlatan Yaşam Şaşmazer, insanlığın karanlık ve aydınlık taraflarına değinirken aynı zamanda da birbirleriyle ve doğayla ilişkilerini işler. Soldaki eserde gerçekten yaşayan bitkiler ve toprak üzerinde uyuyan bir insan görüyoruz. Bu eserin belirli aralıklarla sulanıp canlı tutulması sağlanıyormuş. Eserin ismi “bir yerde geçici olarak ikamet etmek” anlamına gelen Sojourn. Bu aslında insanlık tarihini de, doğanın değişimini de kapsayan bir isim olmuş. İnsan figüründeki killer zamanla çözünecek topraktan yapıldığı için çatlamaya başlamış. Bu yüzden her gittiğinizde farklı bir beden görmeniz mümkün.

Sergide anlatamadığım, sığdıramadığım bir sürü eser mevcut. Gidip görmek istediğinizde de, sergiyi mutlaka rehberle gezin. Nitekim insan izlenimleriyle gezince başka, sanatçı paylaşımıyla gezince başka şeyler kazanıyor. Diğer salonlarda başka sergiler mevcut, diğer sergileri farklı bir yazıda ele alacağım.

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim, başka bir yazıda görüşmek dileğiyle! 🙂